Çağın Pandemisi: D vitamini

Çağın pandemisi olarak nitelendirilen D vitamini başta kemik hastalıkları olmak üzere Diyabet, Kanser, Depresyon, Multiple Skleroz, Osteopeni/Osteoporoz, Romatoid artrit, Hipertansiyon, Obezite gibi bir çok hastalıkla ilişkilendirilmektedir. Özel Medikum Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Sümeyye KOPARAN, D Vitamini hakkında bilgilendirmede bulundu.

Koparan, özellikle kemik sağlığının korunması açısından kişinin anne karnından itibaren yeterli düzeyde D vitamini alımının sağlanması önemlidir.

D vitamini’nin neredeyse tamamı (%95) güneş ışınlarının derideki mekanizmaları başlatmasıyla elde edilmektedir.

Diyetle beraber; somon balığı, karaciğer, yumurta sarısı ve zenginleştirilmiş süt ürünleri ile çok az miktarda alınmaktadır.

Bu yüzden D vitamini için asıl kaynağımızın Güneş olduğunu söyleyebiliriz.️

Dolayısıyla yetersiz güneş maruziyeti elbette D vitamini eksikliğine neden olacaktır.

Sadece güneşsiz kalmak değil, aynı zamanda;

• Besinlerle yetersiz D vitamini alımı,

• D vitamininin bağırsaktan yetersiz emilimi (chron, kistik fibrosiz, çölyak gibi hastalıklar, gastrik-bypass vb.),

• Karaciğer veya böbrek hastalığı olanlarda D vitamininin etkin formuna dönüşememesi,

• Bazı ilaçlar (kortikosteroid, fenitonin, kolestiramin, orlistat vb.) da D vitamini yetersizliğine yol açabilmektedir.

Buna ek olarak bazı durumlardan da D vitamini gereksinmesi etkilenmektedir;

Kış aylarında, kutuplara doğru gidildikçe, Vücutta yağ dokusu arttıkça, yaş ilerledikçe ve ten rengi koyulaştıkça D vitamini gereksinmesi artmaktadır.

Ülkemizde maternal(anne,anneden geçen) D vitamini yetersizliği önemli bir problemdir.

D vitamini eksikliğinin önlenmesi amaçlı sağlık bakanlığı tarafından D vitamini profilaksi dozu uygulanmaktadır:

– Gebeliğin 12. haftasından itibaren doğum sonrası 6. aya kadar= 1200 IU (9 damla)

– Bebeklerin doğduğu ilk andan itibaren en az 1 yaşına kadar= 400 IU (3 damla)

Bunun amacı özellikle raşitizm gibi D vitamini eksikliği sonucu gelişen kemik hastalıklarının önüne geçebilmek ve kemik sağlığını korumaktır.

Ülkemizde raşitizmin en sık 3 ay-2 yaş arasında görülmesi nedeni ile anneler, bu konuda daha hassas davranmalı ve uygulanan dozun sadece koruyucu etkinlik gösterdiğini unutmamalıdır.

D vitamini depolama ve güneş maruziyeti

Amerika’nın kuzeyinde (Boston, 42° kuzey) haftada 2-3 defa el, yüz ve kolları 5-15 dakika güneşe tutmanın vücudun D vitamini ihtiyacını karşılamak için yeterli olduğunu ortaya koyan çalışmalar mevcuttur.

Yani aslında güneşin altında saatlerce durmamıza gerek olmadığını söyleyebiliriz.

Hatta UV ışınlarının melanoma(cilt kanserine) yol açabileceğinden dolayı uzun süre koruyucu olmadan güneş ışınlarına maruz bırakmamalıyız.

Bu noktada cilt kanseri oluşumunu önlemek açısından düzenli güneş kremi kullanımı önemlidir, fakat SPF 8 ve üzeri kremlerin D vitamini sentezini engelleyebileceğinden dolayı güneşlenirken çok daha hassas davranılmalıdır.

D vitamini gereksinmesini etkileyen faktörler göz önüne alındığında herkesin vücudu aynı sürede D vitamini üretemeyecektir. Koyu tenli ve daha kuzeyde yaşayanların Güneş ışınlarından faydalanma süreleri bir miktar uzun olmalıdır.

Yapılan araştırmalar sonucu şunları söyleyebiliriz:

• D vitamini depolamak için en verimli vakit yaz ayları ve gün ortasıdır (11:00-15:00)

• Haftada 3 kez 5-20 dk el, yüz, kol ve bacakları güneşe tutmak yeterli olacaktır. Fakat bu süreç güneş ışığına hassasiyete bağlı olarak yanmaya başlamadan önce sonlandırmalı veya koruyucu krem sürülerek devam edilmelidir.

• Güneşlenirken herhangi bir krem kullanılmamalı, arada cam gibi bir ayırıcı bulunmamalı, güneş ışınları çıplak tene doğrudan ulaşmalıdır.

• Koyu tenli ve kuzey bölgesinde yaşayan insanlar 10-30 dk daha fazla güneş ışığına maruz kalmalıdır. Bu süre hassasiyete bağlı olarak değiişmektedir.

Ayrıca yaz aylarında depolanan D vitaminin güneşsiz kaldığımız kış ayları boyunca da yeterlilik sağlayacağı unutulmamalıdır.

Peki şimdi ne yapalım sorusuna gelirsek, öncelikle yetersizlik oluşturabilecek bir durum mevcut ise mutlaka bir uzmana görünmeli ve en güzeli bu ayların tadını çıkarıp bol bol güneşlenerek kışa depo edilmelidir.

Unutmayın, Güneş sizi ısıtsın fakat yakmasın.

Sağlıkla kalın..